artistwonders.com by Nilay
Tophane-i Amir: Azeri ressam Sakit Mammadov’un Opalizm sergisi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-İ Amire Kültür Ve Sanat Merkezi’ni canlı renklere büründürüyor.
SOCAR’ın sponsorluğunda gerçekleştirilen sergide sanatçının zengin bir eser seçkisi sunuluyor. Sergi ismini sanatçının yaratıcısı olduğu Opalizm akımından alıyor. Antik yunan dilinde “parlak”, Latincede “çarpıcı görünüm”, Sanskrit dilinde “değerli taş” anlamına gelen opal sanatçıya ilham verirken tüm bu anlamları taşıyan bir akıma da ismini veriyor.
Sanatçı canlı renkleri kullanarak ürettiği eserleri ve tema seçimi ile içindeki mutluluğun bir dışa vurumunu izleyiciye sunarken, izleyenin ruhunu da güzelleştirmeyi başarıyor. Eserler yalnızca canlı renkleri ile değil aynı zamanda Palyaçolar, İlkbahar, 14 Güzel, Festival gibi insanda güzel hisler uyandıran isimlere sahip oluşu ile de terapi etkisi yaratıyor. 14 Güzel dikey formda 14 ülkeyi temsilen 14 güzel kadını ve bu ülkelerin öne çıkan tarihi turistik mekanları ve kültürel özelliklerine ait ögeleri bir araya getiren yan yana konumlandırılmış, ağırlıklı olarak mavi, kırmızı ve sarı tonlarda yaratılmış 14 ayrı parçadan oluşan bir seri. Sanatçı kardeş vatan Türkiye’ye de bu seri içerisinde bir yer ayırarak Türk kızını seriye dahil etmiş.
Yağlı boya eserlerinde kalın ve serbest fırça darbelerini yoğun olarak kullanan sanatçı, yağlı boyanın yanı sıra pastel ile ürettiği eserleri ile de detaycılığın en üst noktasına çıkıyor.
Mammadov’un Eğlence, Festival, Biz Palyaçoyuz gibi neşeli anları resimlediği kalabalık eserleri ise bir mozaik etkisi ile yaratılmış kompozisyonlar. Bu resimleri uzun uzun inceleyip, her detayı görmek, insanların yüzlerindeki ifadeleri fark etmek son derece keyif verici bir deneyimdi.
Öpücük, Japon Balığı gibi yoğun neon renklerin büyüsüne kapılacağınız eserleri incelerken renklerin coşkusunda kaybolup, kendinizi renkli bir diyarda bulabilirsiniz.
İlk girişte bizi karşılayan pastelle üretilmiş, yoğun olarak mor ve kırmızı rengin kullanıldığı sanatçının otoportresi ise bir başyapıt olarak ifade edilebilir.
Sanatçının öne çıkan diğer bir tarzdaki eserleri ise yüzüne gölge düşen kadın portreleri oluyor. Sergi kataloğunda ilk sayfada kullanılan sarı fonda son derece ihtişamlı bir kıyafet içerisinde bir kadının betimlendiği Şehzade adlı eser bu tarzdaki eserlerin güzel bir örneği. Sabina adlı eser de bu tarzdaki eserlerin bir diğer örneği.
Genellikle büyük boyutlu eserler üreten sanatçının eserlerinde doğu kültürü ve imparatorluk devri etkileri de yoğun olarak fark ediliyor. Şehzade adlı eserlerinde karakterin elbisesinin desenini bir Osmanlı seferini anımsatan atlıların oluşturması bunun bir örneği. Başlangıçta bir portre gibi algılanan esere yakından bakınca içerisinde büyük bir hikaye barındıran kompozisyonlu bir portre resmi olduğunu anlıyoruz.
Kültürel izler taşıyan bir diğer eser yoğun pembe tonların kullanıldığı Kırkıncı Odanın Anahtarı’nın ana figürü neredeyse tablonun tamamını ele geçirmiş izleyiciye bakıyor.
Bu tarihi mekan içerisinde Türk kültüründen izler taşıyan, çiçek dürbününden bakıyormuş izlenimi yaratan birbirinden renkli eserlerin yer aldığı bu güzel sergiyi gezmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Sergi 5 Ekim’e kadar Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-İ Amire Kültür Ve Sanat Merkezi’nde görülebilir.
Comentários